Lokomotifin raylar üzerinde ilerleyişi duyulur. Ardından frens sesi ve insanların çığlıkları duyulur. Çarpışma sesininin akabinde yardın çığlıkları gelir. Bir süre sonra bunlarda duyulmaz olur. Radyo sesi duyulur. Frekans düzgün olmadığından cızırtılı bir sestir bu. Müzik yayını olduğu anlaşılır. İki taşın bir birine çarpışından çıkan ses beraberinde ufak ışık çakmalarını getiri. Sahne ateşi yakmakta olan adamın üzerinde lokal olarak yavaşça aydınlanır. Adamlardan biri ateşin başında oturmaktadır. Işık alanının hemen dışında elindeki radyoyu havaya kaldırmış olansa yayın yakalamak için uğraşmaktadır.
I. ADAM - Başardım. Ama ateşi beslememiz gerek. Birşeyler duyabilidin mi?
II. ADAM - Hay... Yok! Hiç bir şey duyulmuyor.
I. ADAM - Mutlaka birilerinin haberi olmuştur.
II. ADAM - Bilmiyorum. Gerçi bu dağ başında bizi kurtarmaları zaman alır.
I.ADAM - Eğer...
II. ADAM - Eğer bizi bulamazlarsa başımızın çaresine bakmamız gerekecek.
I.ADAM - Yiyecek hiç birşeyimiz yok.
II. ADAM - En azından ateşi yakmayı başardın. Yarın sığınak bulmalıyız. Tedbirli davranmakta yarar var.
I.ADAM - Kaç saat oldu gideli?
II. ADAM - Üç saatten fazla.
I.ADAM - Umarım birşeyler bulmuştur. Bileğin nasıl?
II. ADAM - İdare eder. Artık ağrımıyor ama şişti. Keşke ben de onunla gitseydim.
I.ADAM - Birşeyler bulursa geleceğini söyledi.
II. ADAM - Onu tanıyor musun?
I.ADAM - Hayır. Neden sordun?
II. ADAM - Sadece merakettim. Tanımadığın birine bu kadar kolay güvenebiliyorsun. Sence de şimdiye gelmiş olması gerekmez miydi?
I.ADAM - Trenin halini sen de gördün. Tam bir kaos. Zaman alacaktır.
II. ADAM - (Kendi kendine) Bir Polyanna daha...
I.ADAM - Anlamadım?
II. ADAM - Önemli değil.
I.ADAM - Birşey mi biliyorsun?
II. ADAM - Ne hakkında?
I.ADAM - Onun hakkında. Bu kadar şüphelendiğine göre...
II. ADAM - Bu seni rahatsız mı etti? Kusurabakma benim güven dolu arkadaşım ama ben insanlara güven gibi yüksek değerlere sahip değilim. Büyük ihtimalle şu anda bulduğu şeyleri tıkınıp duruyordur. Biz de gelecek mi gelmeyecek mi diye kendimizi yiyip dururuz. Onunla gitmemekle hata ettin.
I.ADAM - Birinin seninle kalamsı gerek diye düşündüm.
II. ADAM - Ben deki de şans. En lazım olduğu zamanda yürüyemiyorum.
I.ADAM - En azından hayattasın.
II. ADAM - Şimdilik. Gerçi bir iki gün buarada geçirelim bu eşekilde düşünmeye devam edecek misin merak ediyorum.
I.ADAM - Sen olsan...
II. ADAM - Şu an empati kuracak halde değilim. Söyleyecek olduklarımı da beğenmeye bilirsin. Neden ona güvendik ki?
I.ADAM - Göreceksin birazdan gelir. Ateşi beslemeliyim.
I. Adam yerinden kalkıp ışık alanının dışına doğru yürümeye başlar. II. Adam bir gülmeye başalar.
I. ADAM - Neden gülüyorsun?
II. ADAM - Bu kadar çabuk değişebileceğini, sözlerimi bu kadar açıkça anlayabileceğini düşünmemiştim. Hadi git ve arkadaşına katıl. Yaralı bir adamla uğraşmaktan, bir boğaz daha beslemektense iki kişi rahat rahat yaşarsınız.
I.ADAM - Yakacak birşeyler bulmaya gidiyorum. Seni bırakacak değilim.
II. ADAM - Öyle diyorsan!
I.ADAM - İhanete filan mı uğradın sen? Birilerinin karşılıksız yardım edebileceğini neden kabul etmiyorsun? Hele ki böyle bir durumda. Senin gibileri anlayamıyorum. Paylaşmak, yardım etmek, güven. Daha pek çok değer sizin için birer küfür. İnsanoğlu bu kadar kötü mü? Sizin dediğiniz kadar aciz durumdamıyız?
II. ADAM - Değil miyiz? Etradına bir baksana. İçinde yaşadığımız şu dünyaya...
Ateş sönmeye yüz tutmuştur. Konuşma sürdükçe ışık yavaş yavaş azalır.
I.ADAM - Bakmadığı mı mı düşünüyorsun. Senin gibi insanlarla dolup taşan, onlar tarafından sömürülen, tecavüze uğrayan dünyayı bilmediği mi mi sanıyorsun? Umudun yittiğini söylüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Hepimiz için umut var. Korkuyorsun şimdi. Çünkü eğer senin yerinde ben olsaydım şu an tek başıma ölümü bekliyor olurdum. Sana yanıldığını göstereceğim. Hala umudun olduğunu kanıtlayacağım.
II. ADAM - (Histerik bir şekilde güler.) Arkadaşında birazdan elinde yiyecekleriyle gelir. Bizleri besler, bileğimle ilgilenir. Hatta ben yaralı olduğun için bana daha çok verir elindekilerden. Aptalsın sen. Gelmeyecek.
I.ADAM - O zaman gidip ben birşeyler bulurum.
II. ADAM - Yarım saat daha geçti. Hala umutlu musun?
I.ADAM - Ya başına birşey geldiyse?
II. ADAM - Öyle olsa iyi olur. Yoksa seni ve o ulvi algını yüz üstü bırakmış olur.
I.ADAM - Ateş sönmeden yakacak getirmeliyim. Geri döneceğim.
II. ADAM - Öyle diyorsan!
I.Adam kafasını umutsuzca sallayıp iyice daralmış olan ışık alanından çıkar. II. Adam bir süre arkasından bakar. Radyoyu tekrar eline alıp kurcalar. Cızırtı dışında ses çıkmayınca sinirlenip köşeye fırlatır. Işık alanı iyice daralmıştır. II. Adam histerik kahkahalar atar. Sonra korkuyla etrafına bakınır. Üşümüş ve yalnızdır. Ağlamaya başlar. Hıçkırıkları yükselirken ateş söner. Sahne kararır.
I. ADAM - Başardım. Ama ateşi beslememiz gerek. Birşeyler duyabilidin mi?
II. ADAM - Hay... Yok! Hiç bir şey duyulmuyor.
I. ADAM - Mutlaka birilerinin haberi olmuştur.
II. ADAM - Bilmiyorum. Gerçi bu dağ başında bizi kurtarmaları zaman alır.
I.ADAM - Eğer...
II. ADAM - Eğer bizi bulamazlarsa başımızın çaresine bakmamız gerekecek.
I.ADAM - Yiyecek hiç birşeyimiz yok.
II. ADAM - En azından ateşi yakmayı başardın. Yarın sığınak bulmalıyız. Tedbirli davranmakta yarar var.
I.ADAM - Kaç saat oldu gideli?
II. ADAM - Üç saatten fazla.
I.ADAM - Umarım birşeyler bulmuştur. Bileğin nasıl?
II. ADAM - İdare eder. Artık ağrımıyor ama şişti. Keşke ben de onunla gitseydim.
I.ADAM - Birşeyler bulursa geleceğini söyledi.
II. ADAM - Onu tanıyor musun?
I.ADAM - Hayır. Neden sordun?
II. ADAM - Sadece merakettim. Tanımadığın birine bu kadar kolay güvenebiliyorsun. Sence de şimdiye gelmiş olması gerekmez miydi?
I.ADAM - Trenin halini sen de gördün. Tam bir kaos. Zaman alacaktır.
II. ADAM - (Kendi kendine) Bir Polyanna daha...
I.ADAM - Anlamadım?
II. ADAM - Önemli değil.
I.ADAM - Birşey mi biliyorsun?
II. ADAM - Ne hakkında?
I.ADAM - Onun hakkında. Bu kadar şüphelendiğine göre...
II. ADAM - Bu seni rahatsız mı etti? Kusurabakma benim güven dolu arkadaşım ama ben insanlara güven gibi yüksek değerlere sahip değilim. Büyük ihtimalle şu anda bulduğu şeyleri tıkınıp duruyordur. Biz de gelecek mi gelmeyecek mi diye kendimizi yiyip dururuz. Onunla gitmemekle hata ettin.
I.ADAM - Birinin seninle kalamsı gerek diye düşündüm.
II. ADAM - Ben deki de şans. En lazım olduğu zamanda yürüyemiyorum.
I.ADAM - En azından hayattasın.
II. ADAM - Şimdilik. Gerçi bir iki gün buarada geçirelim bu eşekilde düşünmeye devam edecek misin merak ediyorum.
I.ADAM - Sen olsan...
II. ADAM - Şu an empati kuracak halde değilim. Söyleyecek olduklarımı da beğenmeye bilirsin. Neden ona güvendik ki?
I.ADAM - Göreceksin birazdan gelir. Ateşi beslemeliyim.
I. Adam yerinden kalkıp ışık alanının dışına doğru yürümeye başlar. II. Adam bir gülmeye başalar.
I. ADAM - Neden gülüyorsun?
II. ADAM - Bu kadar çabuk değişebileceğini, sözlerimi bu kadar açıkça anlayabileceğini düşünmemiştim. Hadi git ve arkadaşına katıl. Yaralı bir adamla uğraşmaktan, bir boğaz daha beslemektense iki kişi rahat rahat yaşarsınız.
I.ADAM - Yakacak birşeyler bulmaya gidiyorum. Seni bırakacak değilim.
II. ADAM - Öyle diyorsan!
I.ADAM - İhanete filan mı uğradın sen? Birilerinin karşılıksız yardım edebileceğini neden kabul etmiyorsun? Hele ki böyle bir durumda. Senin gibileri anlayamıyorum. Paylaşmak, yardım etmek, güven. Daha pek çok değer sizin için birer küfür. İnsanoğlu bu kadar kötü mü? Sizin dediğiniz kadar aciz durumdamıyız?
II. ADAM - Değil miyiz? Etradına bir baksana. İçinde yaşadığımız şu dünyaya...
Ateş sönmeye yüz tutmuştur. Konuşma sürdükçe ışık yavaş yavaş azalır.
I.ADAM - Bakmadığı mı mı düşünüyorsun. Senin gibi insanlarla dolup taşan, onlar tarafından sömürülen, tecavüze uğrayan dünyayı bilmediği mi mi sanıyorsun? Umudun yittiğini söylüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Hepimiz için umut var. Korkuyorsun şimdi. Çünkü eğer senin yerinde ben olsaydım şu an tek başıma ölümü bekliyor olurdum. Sana yanıldığını göstereceğim. Hala umudun olduğunu kanıtlayacağım.
II. ADAM - (Histerik bir şekilde güler.) Arkadaşında birazdan elinde yiyecekleriyle gelir. Bizleri besler, bileğimle ilgilenir. Hatta ben yaralı olduğun için bana daha çok verir elindekilerden. Aptalsın sen. Gelmeyecek.
I.ADAM - O zaman gidip ben birşeyler bulurum.
II. ADAM - Yarım saat daha geçti. Hala umutlu musun?
I.ADAM - Ya başına birşey geldiyse?
II. ADAM - Öyle olsa iyi olur. Yoksa seni ve o ulvi algını yüz üstü bırakmış olur.
I.ADAM - Ateş sönmeden yakacak getirmeliyim. Geri döneceğim.
II. ADAM - Öyle diyorsan!
I.Adam kafasını umutsuzca sallayıp iyice daralmış olan ışık alanından çıkar. II. Adam bir süre arkasından bakar. Radyoyu tekrar eline alıp kurcalar. Cızırtı dışında ses çıkmayınca sinirlenip köşeye fırlatır. Işık alanı iyice daralmıştır. II. Adam histerik kahkahalar atar. Sonra korkuyla etrafına bakınır. Üşümüş ve yalnızdır. Ağlamaya başlar. Hıçkırıkları yükselirken ateş söner. Sahne kararır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder